Fuat Saka - Alev Alev mp3 indir

Fuat Saka Perçem Perçem mp3 indir

Alev Alev


Sanatçı: Fuat Saka

Albüm: Perçem Perçem

Boyut: 3.40 MB

MP3 indir

WhatsApp'la Gönder

Facebook'ta Paylaş

Fuat Saka - Alev Alev

Ateşi ve ihaneti gördük
Ruhumuz fırtınalı, etimiz mütehammil
Sevgisiz ve ihtirassız çıplak devler değil
İnanılmaz zaafları, korkunç kuvvetleriyle
Silâhları ve beygirleriyle insanlardı dayanan
Beygirler çirkindiler
Bakımsızdılar
Hasta bir fundalıktan yüksek değillerdi
Fakat bozkırda kişneyip köpürmeden
Sabırlı ve doludizgin koşmasını biliyorlardı
İnsanlar uzun asker kaputluydu
Yalnayaktı insanlar
İnsanların başında kalpak
Yüreklerinde keder
Yüreklerinde müthiş bir ümit vardı
İnsanlar devrilmişti, kedersiz ve ümitsizdiler
İnsanlar, etlerinde kurşun yaralarıyla
Köy odalarında unutulmuştular.
Ve orda sargı,deri
Ve asker postalları halinde
Yan yana, sırtüstü yatıyorlardı.
Koparılmış gibiydi parmakları saplandığı yerden
Eğrilip bükülmüştü
Ve avuçlarında toprak ve kan vardı.
Ve asker kaçakları,
Korkuları, mavzerleri, çıplak, ölü ayaklarıyla
Karanlıkta köylerin içinden geçiyorlardı
Acıkmıştılar
Merhametsizdiler
Bedbahttılar
Şosenin ıssız beyazlığına inip
Nal sesleri ve yıldızlarla gelen atlıyı çeviriyor
Ve bolu dağında ekmek bulamadıkları için
Deviriyorlardı uçurumlara
Şayak, cıgara kâadı, tuz ve sabun yüklü yaylıları
Ve çok uzak
Çok uzaklardaki istanbul limanında
Gecenin bu geç vakitlerinde
Kaçak silâh ve asker ceketi yükleyen laz takaları
Hürriyet ve ümit
Su ve rüzgârdılar
Onlar, suda ve rüzgârda ilk deniz yolculuğundan beri vardılar
Tekneleri kestane ağacındandı
Üç tondan on tona kadardılar
Ve lâkin yelkenlerinin altında
Fındık ve tütün getirip
Şeker ve zeytinyağı götürürlerdi
Şimdi, büyük sırlarını götürüyorlardı
Şimdi, denizde bir insan sesinin
Ve demirli şileplerin kederlerini
Ve kabataş açıklarında sallanan
Saman kayıklarının fenerlerini
Peşlerinde bırakıp
Ve karanlık suda amerikan taretlerinin önünden akıp
Küçük
Kurnaz
Ve mağrur
Gidiyorlardı karadeniz'e.
Dümende ve başaltlarında insanları vardı ki
Bunlar
Uzun eğri burunlu
Ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki
Sırtı lâcivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin
Zaferi için
Hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin
Bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler...
Karanlıkta kurşunîi derisi kırmızıya boyanan
Baltabaş gemi
İngiliz torpitosudur.
Ve dalgaların üstünde sallanarak
Alev alev
Yanan:
Şaban reisin beş tonluk takası
Kerempe fenerinin yirmi mil açığında
Gecenin karanlığında
Dalgalar minare boyundaydılar
Ve başları bembeyaz parçalanıp dağılıyordu
Rüzgar
Yıldız - poyraz.
Esirlerini bordasına alıp
Kayboldu ingiliz torpitosu
Şaban reisin teknesi
Ateşten diregiyle gömüldü suya.
Arheveli ismail
Bu ölen teknedendi.
Ve şimdi
Kerempe fenerinin açığında
Batan teknenin kayığında
Emanetiyle tek başınadır
Fakat yalnız değil
Rüzgârın
Bulutların
Ve dalgaların kalabalığı
İsmail'in etrafında hep bir ağızdan konuşuyordu
Arheveli ismail
Kendi kendine sordu
emanetimizle varabilecek miyiz?
Kendine cevap verdi:
varmamış olmaz
Gece, tophane rıhtımında
Kamacı ustası bekir usta ona
evlâdım ismail, dedi
hiç kimseye değil, dedi
bu, sana emanettir
Ve kerempe fenerinde
Düşman projektörü dolaşınca takanın yelkenlerinde,
İsmail, reisinden izin isteyip
şaban reis, deyip
«emaneti yerine götürmeliyiz, deyip
Atladı takanın patalyasına
Açıldı
«allah büyük
Ama kayık küçük» demiş yahudi.
İsmail bodoslamadan bir sağnak yedi,
Bir sağnak daha,
Peşinden üç-kardeşler.
Ve denizi bıçak atmak kadar iyi bilmeseydi eğer
Alabora olacaktı.
Rüzgâr tam kerte yıldıza dönüyor.
Ta karşıda bir kırmızı damla ışık görünüyor
Sıvastopol'a giden bir geminin
Sancak feneri
Elleri kanayarak
Çekiyor ismail kürekleri
İsmail rahattır.
Kavgadan
Ve emanetinden başka her şeyin haricinde
İsmail unsurunun içinde
Emanet
Bir ağır makinalı tüfektir.
Ve ismail'in gözü tutmazsa liman reislerini
Ta ankara'ya kadar gidip
Onu kendi eliyle teslim edecektir
Rüzgâr bocalıyor
Belki karayel gösterecek
En azdan on beş mil uzaktır en yakın sahil
Fakat ismail
Ellerine güvenir
O eller ekmeği, küreklerin sapını, dümenin yekesini
Ve kemeraltı'nda fotika'nın memesini
Aynı emniyetle tutarlar
Rüzgâr karayel göstermedi
Yüz kerte birden atlayıp rüzgâr
Bir anda bütün ipleri bıçakla kesilmiş gibi
Düştü
İsmail beklemiyordu bunu
Dalgalar bir müddet daha
Yuvarlandılar teknenin altında
Sonra deniz dümdüz
Ve simsiyah
Durdu.
İsmail şaşırıp bıraktı kürekleri.
Ne korkunçtur düşmek kavganın haricine.
Bir ürperme geldi ismail'in içine.
Ve bir balık gibi ürkerek,
Bir sandal
Bir çift kürek
Ve durgun
Ölü bir deniz şeklinde gördü yalnızlığı.
Ve birdenbire
Öyle kahrolup duydu ki insansızlığı
Yıldı elleri,
Yüklendi küreklere,
Kırıldı kürekler.
Sular tekneyi açığa sürüklüyor.
Artık hiçbir şey mümkün değil.
Kaldı ölü bir denizin ortasında
Kanayan elleri ve emanetiyle ismail.
İlkönce küfretti.
Sonra, «elham» okumak geldi içinden
Sonra, güldü,
Eğilip okşadı mübarek emaneti
Sonra
Sonra, malûm olmadı insanlara
Arhaveli ismail'in âkıbeti.


Popüler Mp3ler